Kimler hatta?
Toplam 11 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 11 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 268 kişi 11/8/2017, 00:45 tarihinde online oldu.
Hatta olan üyelerle yazışmak için
Önce Alanyurt sitesine isminizle giriş yapmanız gerekiyor Chat Box sayfada kolonunun en sağında en üstte giriş yap butonuna tıklayın altta mesaj yazan yere mesaj yazıp enter a tıklayınŞİFRESİNİ UNUTANLAR
kullanıcı adı: küçük harflerle adınız bir boşluk soyadınız
şifreniz......: bitişik olarak adınız soyadınız olacaktır
giriş yaptıktan sonra şifrenizi değiştirebilirsinizEn son konular
KÖYÜMÜZÜ DÜNYA GÖRSÜN İSTERMİSİNİZ
köyümüzün google earth ta tanıtımı için resimler koyduk tıkladıkça önemi artacak uydu fotoğrafı netleşecektirAVATAR gönderdiğiniz mesajın yanında çıkacak resminizdir
kişi bilgilerine girip avatarınızı değiştirebilirsiniz
AVATARINIZA RESMİNİZİ KORSANIZ TANIMAYANLARDA TANIRKur'an diye bir kitap yoktu eskiden
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Kur'an diye bir kitap yoktu eskiden
Kur’an diye bir kitap yoktu eskiden…
Açış (fatiha) dan sonra “İşte bu kitap, onda hiç şüphe yok ki korunmak isteyenler için bir kılavuzdur.” diye başlayan kitap, Hz. Muhammed (s.a.v.) Nebimiz’e kırkına basmak üzereyken inzal edilmeye başladı. Ömrünün sonuna kadar da indi… indi…
Onun inişiyle kör gözler açıldı, baygın gönüller uyandı, durmuş beyinler yeniden çalışmaya başladı.
Onun inişiyle insanlar iki gruba ayrıldı. İnananlar ve inanmayanlar…
İnanmayanlar hem kitaba, hem elçiye hem de ona inananlara savaş açtı. O ve onu kılavuz edinenler de müşriklere…
“Ey örtüsüne bürünen kalk!” dedi, Rabbi önce nebisine… Kalk “Gece namaz kıl!”
Herkesin uyuduğu, herkesin kendini kaybettiği bir zaman diliminde sen kendine gel. Seni sen yapan yüce Rabbine teslimiyetini arz et. Yepyeni görevlere hazırla kendini.. Yeni bir dünya yaratacağım sana indirdiğim bu kitapla ve sana inanacak insanlarla…
Her şey hiç yoktan başladı.
“Bana kim inanır ki?!” diye endişelenirken Resul, Hatice’nin en içten sevgileriyle ağzından dökülen “Ben!” “Hiç kimse sana inanmasa da ben inanırım.” Sözü çıkarken bir gün milyarlarca insanın “Sana inanıyoruz Ya Muhammed!” diye haykıracağını düşündüğünü hiç sanmıyorum.
O, çok sevdiği eşine inanmaktan ve yükleneceği zor görevinde her zaman yanında olmayı ve canını onun uğrunda feda etmeyi düşünmekten başka bir beklentisi yoktu.
Madem ki Yüce Rabbin seçtiği ve insanlara yol gösterme görevi verdiği “Muhammed’ül Emin”nin eşiydi, ona eş olmanın gereğini yerine getirmeli, onun üstün davasına hizmette onun yol arkadaşı olmalıydı.
Hiç düşünmeden “Ben!” demişti. O büyük kadın… O büyük Hatice!
Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ömer ve diğerleri de Müslüman olurken gözleri hep Allah’ın elçisinde kulakları ise Allah’ın vahyindeydi.
Allah Resulünün ağzından dökülecek “ilahi kelamları duyabilmenin heyecanı ile yaşıyorlar, duydukları yeni mesajlarla coşuyorlardı. Onları derhal hayata geçirebilmenin ızdırabını yaşıyorlardı. O vahyin taze ve sıcak havası yüreklerini dağlıyor, gözlerini yaşartıyor, amellerini şekillendiriyor ve ahlaklarını olgunlaştırıyordu.
Ogün Kur’an hayatın tam merkezinde idi. Herkes, kulak kesilmiş onu dinliyor ve onun gösterdiği yolda ilerliyordu.
Ya bugün…
Bugün, O kitap, susmuş, o kitap asılmış, o kitap sürülmüş, o kitap hayat sahnesinden çıkarılmış, öbür tarafa ait bir sembol haline dönüştürülmüş. Ölülerin arkasından okunuyor. Ölüler için baştan sona devriliyor. Ölülere hediye ediliyor, onların ruhlarına bağışlanıyor. Vasıl etmesi için de Allah’a dua ediliyor.
Kur’an bizimle anlamadığımız bir dilde konuşuyor, Biz de adeta onu anlayıp da yeni sorumluluklar üstlenmek zorunda kalmadığımız için hoşumuza gidiyor. “Onu asla unutmadık, unutmayacağız. Onu hep yaşatacağız.” diye gürültü çıkarıp “Onun ölüsünü bile görmek istemiyoruz.” diyenlere karşı dipdiri “onun ölüsünü sahiplenme” mücadelesi veriyoruz.
Kur’an bizim hayatımızda yönlendirici bir konumda bulunmuyor. Daha önce kendilerine kitap verilenlerin sözlerinin aynısını tekrarlıyoruz:
“Onların ardından, onları izleyen ve kitaba varis olan bir nesil geldi.
‑Biz nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek, bu dünyanın geçici malını alıyorlar. Yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da kabul ederlerdi. Öğrendikleri kitapta, onlardan 'Allah hakkında doğru olandan başkasını söylememek' üzere 'kitap andı' alınmamış mıydı? Korunanlar için ahiret yurdu daha iyidir. Aklınızı kullanmıyor musunuz?
Kitaba bağlı olanlar ve namaz kılanlara gelince biz, doğruların mükafatını zayi etmeyiz.” (A’raf: 169- 170)
Şaban Piriş
www.sabanpiris.com
Değerli dostlar bu yazıyı sizinle paylaşırken,Sizin de bir daha düşünüp hayatınızdaki Kur'anın yerini sorgulamanızı istirham ediyorum.1992-1998 yılları arasında en köklü k.kursu olan alanyurt köyü k.kursunda 6 dönem,8 ay süreli 150'ye varan sayısıyla öğrenci mezun ettik elhamdülillah.Bunun öncesi ve sonrasıyla birçok insan bu Kur'an tezgahından geçti.Şimdi bir kısmı yurdunu terketti ,bazıları kur'anı hayatından kenara bıraktı, bazıları önemsiz hale getirdi.İnşaallah bir kısmıda hem kur'ana hemde onu kendisine öğretene hürmet ediyor,minnet duyuyor.Bu kadar yol kateddikten sonra geri dönüp hayatımızı bir sorgulayalım Allah için.Kur'an kıyamet günü ya lehinizde yada aleyhinizde muhakkak şahitlik edecektir.Müjdeler olsun onun yolundan gidip hayatında onu yaşayanlara....Selam olsun Kur'an sevdalılarına....Ve Veyl olsun......
Ahmet KARAGÖLLÜ
HDV M.A.Ersoy Camii
Din Görevlisi
Hardewijk/Hollanda
Açış (fatiha) dan sonra “İşte bu kitap, onda hiç şüphe yok ki korunmak isteyenler için bir kılavuzdur.” diye başlayan kitap, Hz. Muhammed (s.a.v.) Nebimiz’e kırkına basmak üzereyken inzal edilmeye başladı. Ömrünün sonuna kadar da indi… indi…
Onun inişiyle kör gözler açıldı, baygın gönüller uyandı, durmuş beyinler yeniden çalışmaya başladı.
Onun inişiyle insanlar iki gruba ayrıldı. İnananlar ve inanmayanlar…
İnanmayanlar hem kitaba, hem elçiye hem de ona inananlara savaş açtı. O ve onu kılavuz edinenler de müşriklere…
“Ey örtüsüne bürünen kalk!” dedi, Rabbi önce nebisine… Kalk “Gece namaz kıl!”
Herkesin uyuduğu, herkesin kendini kaybettiği bir zaman diliminde sen kendine gel. Seni sen yapan yüce Rabbine teslimiyetini arz et. Yepyeni görevlere hazırla kendini.. Yeni bir dünya yaratacağım sana indirdiğim bu kitapla ve sana inanacak insanlarla…
Her şey hiç yoktan başladı.
“Bana kim inanır ki?!” diye endişelenirken Resul, Hatice’nin en içten sevgileriyle ağzından dökülen “Ben!” “Hiç kimse sana inanmasa da ben inanırım.” Sözü çıkarken bir gün milyarlarca insanın “Sana inanıyoruz Ya Muhammed!” diye haykıracağını düşündüğünü hiç sanmıyorum.
O, çok sevdiği eşine inanmaktan ve yükleneceği zor görevinde her zaman yanında olmayı ve canını onun uğrunda feda etmeyi düşünmekten başka bir beklentisi yoktu.
Madem ki Yüce Rabbin seçtiği ve insanlara yol gösterme görevi verdiği “Muhammed’ül Emin”nin eşiydi, ona eş olmanın gereğini yerine getirmeli, onun üstün davasına hizmette onun yol arkadaşı olmalıydı.
Hiç düşünmeden “Ben!” demişti. O büyük kadın… O büyük Hatice!
Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ömer ve diğerleri de Müslüman olurken gözleri hep Allah’ın elçisinde kulakları ise Allah’ın vahyindeydi.
Allah Resulünün ağzından dökülecek “ilahi kelamları duyabilmenin heyecanı ile yaşıyorlar, duydukları yeni mesajlarla coşuyorlardı. Onları derhal hayata geçirebilmenin ızdırabını yaşıyorlardı. O vahyin taze ve sıcak havası yüreklerini dağlıyor, gözlerini yaşartıyor, amellerini şekillendiriyor ve ahlaklarını olgunlaştırıyordu.
Ogün Kur’an hayatın tam merkezinde idi. Herkes, kulak kesilmiş onu dinliyor ve onun gösterdiği yolda ilerliyordu.
Ya bugün…
Bugün, O kitap, susmuş, o kitap asılmış, o kitap sürülmüş, o kitap hayat sahnesinden çıkarılmış, öbür tarafa ait bir sembol haline dönüştürülmüş. Ölülerin arkasından okunuyor. Ölüler için baştan sona devriliyor. Ölülere hediye ediliyor, onların ruhlarına bağışlanıyor. Vasıl etmesi için de Allah’a dua ediliyor.
Kur’an bizimle anlamadığımız bir dilde konuşuyor, Biz de adeta onu anlayıp da yeni sorumluluklar üstlenmek zorunda kalmadığımız için hoşumuza gidiyor. “Onu asla unutmadık, unutmayacağız. Onu hep yaşatacağız.” diye gürültü çıkarıp “Onun ölüsünü bile görmek istemiyoruz.” diyenlere karşı dipdiri “onun ölüsünü sahiplenme” mücadelesi veriyoruz.
Kur’an bizim hayatımızda yönlendirici bir konumda bulunmuyor. Daha önce kendilerine kitap verilenlerin sözlerinin aynısını tekrarlıyoruz:
“Onların ardından, onları izleyen ve kitaba varis olan bir nesil geldi.
‑Biz nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek, bu dünyanın geçici malını alıyorlar. Yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da kabul ederlerdi. Öğrendikleri kitapta, onlardan 'Allah hakkında doğru olandan başkasını söylememek' üzere 'kitap andı' alınmamış mıydı? Korunanlar için ahiret yurdu daha iyidir. Aklınızı kullanmıyor musunuz?
Kitaba bağlı olanlar ve namaz kılanlara gelince biz, doğruların mükafatını zayi etmeyiz.” (A’raf: 169- 170)
Şaban Piriş
www.sabanpiris.com
Değerli dostlar bu yazıyı sizinle paylaşırken,Sizin de bir daha düşünüp hayatınızdaki Kur'anın yerini sorgulamanızı istirham ediyorum.1992-1998 yılları arasında en köklü k.kursu olan alanyurt köyü k.kursunda 6 dönem,8 ay süreli 150'ye varan sayısıyla öğrenci mezun ettik elhamdülillah.Bunun öncesi ve sonrasıyla birçok insan bu Kur'an tezgahından geçti.Şimdi bir kısmı yurdunu terketti ,bazıları kur'anı hayatından kenara bıraktı, bazıları önemsiz hale getirdi.İnşaallah bir kısmıda hem kur'ana hemde onu kendisine öğretene hürmet ediyor,minnet duyuyor.Bu kadar yol kateddikten sonra geri dönüp hayatımızı bir sorgulayalım Allah için.Kur'an kıyamet günü ya lehinizde yada aleyhinizde muhakkak şahitlik edecektir.Müjdeler olsun onun yolundan gidip hayatında onu yaşayanlara....Selam olsun Kur'an sevdalılarına....Ve Veyl olsun......
Ahmet KARAGÖLLÜ
HDV M.A.Ersoy Camii
Din Görevlisi
Hardewijk/Hollanda
ahmet hoca- Üstün Rütbeli Üye
- Mesaj Sayısı : 133
Yaş : 50
Nereden : tokat
Points : 126
Kayıt tarihi : 27/01/09
Geri: Kur'an diye bir kitap yoktu eskiden
ALLAH razı olsun hocam.
keremyunal- Rütbeli Üye
- Mesaj Sayısı : 96
Nereden : istanbul/beykoz
Points : 54
Kayıt tarihi : 11/08/07
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
2/3/2022, 19:16 tarafından turanyunal
» ALANYURTLU SÖZLÜK
12/10/2021, 17:18 tarafından Turan YUNAL
» 319 40 yıllık fotoğraf bunlar kim
10/4/2017, 11:30 tarafından turanyunal
» Ehtibar halamız hakkın rahmetine kavuştu
26/2/2015, 19:20 tarafından turanyunal
» Mustafa yunalın cd si
17/1/2015, 11:05 tarafından turanyunal
» İzzetdin bilgenin torunu
16/7/2014, 18:19 tarafından turanyunal
» PROGRAM İNDİRME SİTESİ
30/4/2014, 14:06 tarafından Mustafa YUNAL
» Satılmış KARADUMAN vefat etmiştir
25/3/2014, 15:45 tarafından namuk cinar
» Eşref zeytun
25/3/2014, 15:44 tarafından namuk cinar
» kevser ayhanın vefatı
12/2/2014, 06:55 tarafından namuk cinar
» Reşit KANAL ın vefatı
12/2/2014, 06:53 tarafından namuk cinar